Makale
İstanbul’un doğusunda bitmeyen oyun
Bundan 100 yıl önce 1914’ün yaz aylarında Alman Kayzeri Wilhelm, savaÅŸa tutuÅŸmakta olduÄŸu güçlü İngiltere’yi ancak içeriden vurabileceÄŸini düÅŸündü ve doÄŸudaki konsolosluklarına bir talimat gönderdi:
“Konsoloslarımız tüm İslam dünyasını bu yalancı ve vicdansız millete karşı ayaklandırmalıdır.” İngiltere’ye karşı Hindistan’a kadar uzanan sömürgelerinde yaÅŸayan Müslümanları cihada davetti bu.
Kayzer’in ilk denemesi deÄŸildi bu. 1898’de İstanbul’a II. Abdülhamid’i ziyarete de bu yüzden gelmiÅŸ, kendi tasarımı Alman çeÅŸmesini hediye etmiÅŸti. Kopardığı imtiyazlardan biri Berlin-BaÄŸdat demiryolu hattıydı. O hattın üzerindeki “kompanie” ÅŸantiyelerinden birinin adı daha sonra Kobani oldu.
Kayzer İstanbul’dan sonra siyah bir at üzerinde beyaz üniformasıyla fethetmiÅŸ gibi Kudüs’e girdi, sonra Åžam’a geçip Selahaddin Eyyübi’nin türbesine saf gümüÅŸten bir kandil asıp, en iyi mermerlerden bir mozole yapılmasını emretti.
Ama bu kez bir sorun vardı. Kayzer’in cihada davet etme hakkı yoktu. O yüzden halifelik mührünü elinde bulunduran Osmanlılarla, İttihatçılarla ittifaka gidildi.
Kayzer’in ünlü oryantalist danışmanlarının baÅŸka bir planı daha vardı.
Alman casuslar, Kayzer’in gizlice Müslüman olduÄŸunu, Hacı Wilhelm Muhammed adını alarak gizlice hacca bile gittiÄŸini yaymaya baÅŸladılar. Hatta Kayzer’in Müslümanları kurtaracak beklenen Mehdi olduÄŸunu haber veren Kur'andan Hurufi yorumlar bulundu. Alman milletinin de Kayzerlerinin arkasından İslam’a geçtiÄŸi dedikodusu yayıldı, uçaklardan İslam ülkelerinin üzerine bildiriler atıldı.
Aynı anda sandık sandık altın, silah ve propaganda broÅŸürüyle Alman subaylar Türkiye üzerinden Hindistan’a kadar olan Müslümanları İngiltere’ye karşı cihada ikna etmek için yollara düÅŸtüler.
Alman yayılmacılığının önemli isimlerinden Paul Rohrbach bu kızılelmayı “Almanya’nın geleceÄŸi nerededir” sorusuna “DoÄŸudadır, Türkiye’de, Mezopotamya’da, Suriye’de" diye cevap vererek formülize etmiÅŸti.
Yazının buraya kadar olan kısımları için topluca tek dipnot verilebilir. Peter Hopkirk’ün Türkçe’ye de çevrilen olaÄŸanüstü kitabı “İstanbul’un DoÄŸusunda Bitmeyen Oyun.”
İstanbul’un doÄŸusunda oyunun bitmediÄŸinin açık olduÄŸu günlerden geçerken yeniden dönüp bakmakta yarar var.
Almanlar iki Almanya’nın birleÅŸmesinin, Berlin Duvarı’nın çökmesinin 25. yılını kutluyorlar bugünlerde. Bu 25 yılda Almanya, bütün kaleleri zapt edilmiÅŸ, bütün tersanelerine girilmiÅŸ diz çöktürülmüÅŸ Almanya’dan, ayaÄŸa kalkan ve sahalara dönen bir Almanya’ya gelmeyi baÅŸardı.
Bu Kayzerist ideal sadece saÄŸcı Hıristiyan Demokratlara ait de deÄŸil. Sosyal demokrat Alman DışiÅŸleri Bakanı Steinmeier “Almanya'nın dünya politikasının sadece ana hatları üzerinde yorum yapması için çok büyük olduÄŸunu” söyledi geçenlerde. Münih Güvenlik Konferansı’nın açılışında konuÅŸan insan hakları aktivisti-rahip CumhurbaÅŸkanı Gauck bile Almanya’nın dünyadaki rolünün güçlenmesinden bahsedip, askerî müdahalelere hemen karşı çıkılmamasını istemiÅŸti. Alman DışiÅŸleri, daha aktif bir dış politika prensibiyle hareket ettiÄŸini ikna etmekten çekinmiyor, BND Alman tarihinin en pahalı inÅŸaat faaliyetiyle Berlin’deki dev merkezine taşınıyor.
Alman birinci televizyon kanalı ARD’nin anketine göre Almanların yüzde 74'ü de Almanya’nın sahalara dönmesini destekliyor.
Almanların sahalara döndüÄŸü yerlerin başında Suriye geliyor. Batı dünyası Esad rejimini gayrimeÅŸru ilan etmiÅŸken Alman istihbaratı BND’nin baÅŸkanı Schindler’in Åžam’ı ziyaret edip Esad’la görüÅŸtüÄŸü ortaya çıkmıştı. Almanlar bu ayrıksı duruÅŸlarını AB’nin Suriye’ye yönelik silah ambargosu, muhalifleri silahlandırma giriÅŸimlerini bloke ederek gösterdiler. Alman DışiÅŸleri Suriye meselesinde Rusya ve İranlı çözümü açıkça savunuyor.
Galler’deki NATO zirvesinde Alman DışiÅŸleri Bakanı’nın Esadlı çözümü de savunduÄŸunu Ankara kulislerini takip eden gazeteciler defalarca hükümet çevrelerinden duymuÅŸtur.
Alman dış politikasındaki ikinci kırılma ise Kürtlerle ilgili yaÅŸanıyor. Kosova ve Afganistan’a asker göndererek acemiliÄŸini atan Alman devleti, ilk kez bir kriz bölgesine silah gönderdi. Irak Kürdistan yönetimine gönderilen silahlar için resmî tören bile yapıldı.
Geçen hafta Almanya Dış Operasyonlar Sorumlusu Karl Heinz Fritz, Alman Genelkurmay BaÅŸkanı Yardımcısı York Volmir baÅŸkanlığındaki bir heyet Erbil’e gidip Kürdistan istihbaratının başındaki Mesrur Barzani ile görüÅŸtü.
Almanların Kürt meselesine ilgisinin tarihi epey eski. En son çıkan Snowden belgelerinde Alman istihbaratı BND’nin 2009’dan itibaren Türkiye’yi en öncelikli dinlenecek ülkeler arasına aldığı ortaya çıkmıştı. 2009 tarihi sürpriz deÄŸil. Ankara kulislerinde bu sorunun cevabını arayanlara o tarihin Oslo süreci, Hakan Fidan ve DavutoÄŸlu’nun sahne aldığı tarih olduÄŸu hatırlatılıyor sadece.
Biraz daha fazla soru soranlara da son dönemde Almanların sadece Erbil’e deÄŸil, Kandil’e de sık sık gittiÄŸi söyleniyor. Kandil’e çözüm süreci masasından kalkmayla tehdit etme, Kobani ayaklanması için cesaret verenin bu ziyaretlerdeki teklifler olduÄŸu da eklenerek.
Bu off the record bilgilerin, soranlara söylenmesinin sebebi Türkiye’nin Kandil trafiÄŸinden haberdar olduÄŸunun duyulmasının istenmesi muhtemelen.
Ama açık kaynaklardan da rahatça teyit edilebilecek off the record bilgiler bunlar.
Üç hafta önce Spiegel’e konuÅŸan ve Merkel’in saÄŸ kolu diye bilinen Hristiyan Demokrat politikacı Volker Kauder, açık açık IŞİD’e karşı PKK’nın silahlandırılmasını önermiÅŸti. Tabii “Türkiye’nin olurunu alarak” diye de dibine kibarlık olsun diye ekleyerek.
Bu düzeyde bu teklif bu kadar açıkça dillendirilmiÅŸken Gehlen’in kurduÄŸu Alman istihbaratının teklifi muhatabına iletmediÄŸini düÅŸünmek Alman dehasıyla dalga geçmek olur.
CIA’nin bile 1000 eski Nazi subayını eski günahlarını unutup, bilgi ve birikiminden yararlanmak üzere SoÄŸuk SavaÅŸ’ta Ruslara karşı kullandığının ortaya çıktığı günlerde özellikle. En entelektüel Liberal Alman gazetesi FAZ’ın editörü Udo Ulfkotte’in Alman devleti tarafından gazetecilerin nasıl kullanıldığını anlattığı kitabının çıktığı günlerde bir de…
Böyle görüÅŸmelerin PKK’yı barıştan daha fazla heyecanlandırmayacağını düÅŸünmek de 30 yıldır bu coÄŸrafyada böyle ittifaklarla var olagelmiÅŸ silahlı bir örgütün kurmay aklına saygısızlık olur…
Kayzer II. Wilhelm'in “DoÄŸu birini bekliyor” sözünden 100 yıl sonra Almanlar DoÄŸu’ya geri dönüyor. Zaten bir onlar eksikti. Geç bir devlet olan Almanların geç kalmış emperyal heveslerinin dünyaya maliyeti iki dünya savaşı olmuÅŸtu. Bu üçüncü heveskârlığın maliyeti de Türkiye’deki barışa çıkmaz inÅŸallah.
TÜRKİYE GAZETESİ
Henüz yorum yapılmamış.